Ofis üzülsün…

İki markanın reklamlarına her denk geldiğimde kamu kurumlarındaki gereğinden fazla makam araçlarını görmüş gibi oluyorum; Avansas ve Ofix. Özellikle Ofix’in reklamlarından bahsetmek istiyorum; öncelikle reklamların mizah/görsel açıdan başarılı olduğunu söylemek lazım. Ancak benim bu reklamlarda rahatsız olduğum şey “Ofis üzülür, ofis içine ağlar” diye nitelendirilen ofislerdeki kartuş, a4, zımba teli vb. sarf malzemelerinin bitme durumu. Bu malzemelerin neredeyse tamamının artık günümüzde anlamsız gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu ürünlerin tüketilmesi bence ciddi bir israf, çevreye gereksiz tahribat.

Ofis A4 bitince ağlamasın. Mümkünse hiç a4 kağıdı kullanmasın; artık herşey elektronik, kağıdı neden kullanıyoruz? artık sözleşmeleri bile elektronik imzalarla imzalıyoruz. Kağıt kullanmayı terk edemeyen şirketlerin aklı başında yöneticileri bunu sorgulamalı ve neden beceremediklerini anlamalılar. Sunumları, teklifleri kağıtlara basanlara ofiste sigara içen muamelesi yapılmalı. Elektronik imzayı bir türlü çözemeyen idarecileri ya eğitmeli ya uzaklaştırmalıyız. Bunu yapabilirsek ofis zımba teli bitince de ağlamaz çünkü zımba makinesine gerek kalmaz. Bu gibi gereksiz malzemelerden kurtulmak için okullara falan bağışlamayı bile düşünmeyin (onlara da bu hastalığı bulaştırmayın) direk hurdacıya verin de geri dönüşüme girsin.

Siz siz olun kocaman bir kolun ofise girip keson, kağıt, usb bellek bırakmasına müsade etmeyin. Usb belleklere de para vermeyin; buluta atın herşeyi ordan ihtiyacı olan gelip alsın 🙂 Şeffaf dosyanın hiç şeffaf olmadığını, derin ofisin karanlık ilişkilerini arşivleyen bir araç olduğunu fark edin ve bu petrol ürünü malzemeyi satın almayın. Post-it yerine cep telefonunuza kurabileceğiniz bir uygulama kullanın. Kartvizitlerinize faks numarası yazmayın ki faksınız olmasın, faksınız olmasın ki faks kağıdı denen antik dönem malzemesine ihtiyaç duymayın. Ofiste köpüklü kahve pişirmeye uğraşmayın keza o kahve dünyanın en pahalı kahvesi olacaktır (malzemesi, mutfağı, personeli, enerjiyi bir hesaplayın, sonra kahve/çay sayısına bir bölün; göreceksiniz ki oldukça batak bir kafe işletiyorsunuz). Böyle çok örnek bulabiliriz.

Bir zamanlar 300 kişiye yakın nüfusu olan bir ofis kurgusunu tamamen esnek/ofissiz çalışan hale getirmeyi başaran bir ekibin bir parçası olarak klasik ofisleri ve içindekileri gördüğümde üzülüyorum. Önemli ve gerekli sandığımız şeylerin aslında ne kadar anlamsız olduklarını onları terk ettiğimizde anlayabiliyoruz. Ofislerin çoğunun yok olması; tasarruf ve verimlilik dileklerimle şu mesajı vermek istiyorum: “Ofis üzülsün ki sizin yüzünüz gülsün”

Not: Ofis malzemeleri satan, ismini verdiğim iki marka ile bir alıp veremediğim yok, yanlış anlaşılmasın; ikisini de konularında oldukça başarılı buluyorum. Ofis pazarı oldukça ciddi bir pazar ve doğal olarak bu pazara özel konumlanmış elektronik perakendecilerin bulunması, büyümesi çok normal.